Garrincha

1. Bölüm: Kusurlu Doğum, Mükemmel Top Sürüş – Garrincha’nın İlk Yılları

Bir Düzensizliğin İçinde Doğmak

Garrincha, gerçek adıyla Manuel Francisco dos Santos, 28 Ekim 1933 tarihinde Brezilya’nın Rio de Janeiro eyaletine bağlı Pau Grande adlı yoksul bir kasabada dünyaya geldi.
Ailesi çok fakirdi. Babası alkolik, annesi yorgun bir ev kadınıydı.
Ama bu çocuk sadece yoksullukla değil, bedensel deformasyonlarla da dünyaya geldi.

Doğduğunda:

  • Omurgası eğriydi

  • Sol bacağı sağa göre 6 santim kısa

  • Sağ bacağı ise dışa doğru kıvrıktı

Yani hiçbir doktor onun yürüyebileceğine bile inanmıyordu.

Ama o çocuk yürüdü.
Sonra koştu.
Ve sonunda top sürmeye başladı.

Garrincha’nın bacakları düzdü ama hayatı hep eğriydi.

Çocukluğu – Doğal Bir Dâhinin Sessizliği

Mahalledeki çocuklarla futbol oynamaya başladığında kimse onun dikkat çekeceğini düşünmedi.
Çünkü fiziksel olarak tüm çocuklardan zayıf ve dengesiz görünüyordu.

Ama top ayağına geldiğinde kimse topu ondan alamıyordu.
Çünkü onun bedenindeki bozukluk, sahadaki en büyük avantaja dönüşmüştü.

Rakipler onun ne tarafa döneceğini tahmin edemiyor, attığı çalımlar sıradan bir hareketten çok resim gibi görünüyordu.

Ve küçük yaşta lakabını aldı:

Garrincha, yani “orman serçesi” – Çünkü topu ayaklarının arasında uçurur gibi oynuyordu.

Eğitim Değil, Toprak Sahalar

Garrincha’nın hiçbir zaman düzenli eğitimi olmadı.
Okula gidip gelmek yerine, günün çoğunu toprak sahalarda oynayarak geçiriyordu.

O dönem futbol onun için bir “kariyer” değil, sadece bir “kaçıştı”.
Yoksulluktan, şiddetten, evdeki kavgadan kaçmak için
topun peşinden gitti.

Zaten hiçbir zaman planlı olmadı.
Antrenman yapmadı.
Fiziksel gelişim için çabalamadı.
Ama top ayağına geldiğinde, dünya yavaşlardı.

Botafogo’ya Giden Yol

1953 yılında, 19 yaşında iken bir arkadaşının ısrarıyla Botafogo kulübünün seçmelerine gitti.
Seçmeleri izleyen teknik direktör, onunla alay etti:

“Bu çocuk sakat. Yürüyemiyor bile. Ne işi var burada?”

Ama sonra sahaya çıktı.
Ve 15 dakikalık denemede 5 gol attı, 7 adam geçti.
Teknik heyet not defterini kapattı. Çünkü karar verilmişti.

Garrincha, fiziksel olarak yetersizdi.
Ama top ayağındayken futbol, düz çizgilerle anlatılamaz bir sanata dönüşüyordu.

Futbola Geç Başladı Ama…

Garrincha, profesyonel futbola 20 yaşında başladı.
Yani birçok yıldızın Avrupa’da parladığı yaşta o hâlâ yoksul bir mahallede top oynuyordu.
Ama başladığı an, her şeyi değiştirdi.

İlk sezonunda taraftarlar onun çalımları için stada gelmeye başladı.
Kimi zaman üç, kimi zaman beş adam geçiyor; sonra pas atmadan geri dönüp tekrar geçiyordu.

Çünkü o futbolu kazanmak için değil, yaşamak için oynuyordu.

Botafogo taraftarları ona tapmaya başladı.
Çünkü o rakip savunmaları değil, hayatın griliğini de geçiyordu.
Onun driblingleri sadece futbol hareketi değil, umutla çizilmiş eğrilerdi.

Garrincha
Garrincha

2. Bölüm: Samba Ayaklar Sahada – Botafogo’da Efsanenin Yükselişi

1953 – Toprak Sahadan Maracanã’ya

Botafogo, Garrincha’yı transfer ettiğinde kimse bu hikâyenin sadece bir futbolculuk kariyeri değil, bir halk masalına dönüşeceğini tahmin etmiyordu.
Sahadaki asimetrik yürüyüşü, bazılarına göre bir engeldi.
Ama o, bu engeli rakipler için çözülemez bir çalıma çevirdi.

İlk maçında yaptığı çalımlarla, stadyumdaki izleyiciler ayağa kalktı.
Ama o çalımdan sonra ne pas verdi ne de gol attı.
Geri dönüp bir daha çalım attı.
Sonra bir daha…
Çünkü o seyirci için oynuyordu.

“Topla oynarken zaman duruyor. Her şey sessizleşiyor, sadece ben ve top kalıyor.” – Garrincha

Botafogo’da İlk Yıldızlı Yıllar

Garrincha’nın ilk sezonu inanılmazdı:

  • 26 maçta 20 gol

  • Yüzlerce başarılı çalım

  • Her maçta en az bir defa “ayağa kaldıran” hareket

  • Taraftarın ona özel beste yapması

Ve Botafogo o dönemde, yıldızlarla dolu bir kadroya sahipti:
Nilton Santos, Zagallo, Didi gibi Brezilya efsaneleri onun takım arkadaşıydı.

Ama herkes kabul ediyordu:
“Bu takımın kalbi Didi olabilir, ama ruhu Garrincha’dır.”

Maracanã Günleri – Tribünlerin Aşığı

Garrincha Maracanã’ya çıktığında stat dolardı.
Çünkü kimse onun oynadığı futbolu “tekrar izleyebileceğini” düşünmezdi.
Her maç farklıydı.
Her çalım, bir öncekinin aynısı gibi başlar ama farklı biterdi.

Rakip savunmacılar onun sağa döneceğini bilir, yine de engelleyemezdi.
Çünkü hızla değil, ritimle oynardı.
Ayağındaki top sanki müzikle dans ediyordu.
Ve tribünler her çalımı samba ritmine çeviriyordu.

“Futbol bana göre eğlenmektir.
Eğleniyorsam kazanırım.” – Garrincha

Botafogo ile Şampiyonluklar ve Zaferler

1957-1962 arası Garrincha’nın en parlak dönemiydi.
Botafogo ile:

  • 3 Rio Eyalet Şampiyonluğu

  • 1 Brezilya Kupası

  • Sayısız özel kupa ve uluslararası turnuva

Bu içerik Bir Harika..!  Cafu

Ama Garrincha sadece kupalarla değil,
izleyenlerin hafızasında bıraktığı duyguyla kazanıyordu.

Onun oynadığı maçlar sonrasında insanlar günlerce çalımlarını anlatıyordu.
Radyo spikerleri onun adı geçtiğinde ses tonunu değiştiriyordu.
Çünkü Garrincha o dönemin sadece oyuncusu değil, umut kaynağıydı.

Sevgiyi Futboldan Almak

Garrincha’nın çocukluğu sevgisizdi.
Ama futbol sayesinde o sevgiyi stadyumda buldu.
Her alkış, her tezahürat, her marş onun için bir aile gibiydi.
Topla ne kadar çok oynarsa, o kadar çok sevilirdi.
Bu yüzden pas vermeyi sevmezdi.

“Topla oynarken sevilirim. Başkasına verirsem ne olacağım?” – Garrincha

Onun için çalım, skor değil; duygu gösterisiydi.

1958 Dünya Kupası’na Giden Yol

Botafogo’daki başarısı, Brezilya Milli Takımı’nın da dikkatini çekti.
1957 yılında ilk kez milli formayı giydi.
Ve 1958 Dünya Kupası kadrosuna çağrıldı.

Ama ilk maçta oynatılmadı.
Çünkü teknik ekip onun “disiplinsiz, sorumsuz” olduğunu düşünüyordu.
Ama sonra işler değişti…

Ve 1958 Dünya Kupası’nda dünya, Garrincha’nın sadece Brezilya’nın değil, gezegenin izlediği en özel yeteneklerden biri olduğunu görecekti.

3. Bölüm: Brezilya’nın Kanadı – Dünya Kupalarında Efsanenin Patlaması

1958 Dünya Kupası – Garrincha’nın Dünya Sahnesine Çıkışı

İsveç’te düzenlenen 1958 Dünya Kupası, Garrincha için bir dönüm noktasıydı.
Ancak turnuvanın başında ilk iki maçta oynatılmadı.
Teknik ekip, onun “düzensiz, disiplinsiz, düşünmeden oynayan biri” olduğunu düşünüyordu.

Ama Brezilya, ilk maçta Avusturya’yı yenmesine rağmen yaratıcı oyundan uzaktı.
İkinci maçta İngiltere ile golsüz berabere kalınınca, bir şeylerin değişmesi gerektiği anlaşıldı.

Ve üçüncü maçta Garrincha sahaya çıktı.
Aynı maçta Pelé de ilk kez oynayacaktı.
İki isim aynı anda ilk defa Brezilya formasını giydi.

Ve dünya o anda değişti.

SSCB Maçı – Futbolun 3 Dakikalık Destanı

Maçın daha ilk dakikasında Garrincha topu aldı.
Bir rakibini geçti, bir daha geçti, kaleciyi yatırdı, direkten dönen topu Vavá tamamladı.
İlk 3 dakikalık sekans, FIFA tarafından şu şekilde tanımlandı:

“Futbol tarihinin en mükemmel 3 dakikası.”

O maçtan sonra Garrincha artık tüm dünyanın konuştuğu bir isimdi.
Çalımları tahmin edilemiyor, savunmacılar dengesini kaybediyor,
seyirciler ayağa kalkıyor, rakip teknik direktörler elleriyle yüzlerini kapatıyordu.

Final – İsveç’i Dağıtan Brezilya

1958 finalinde rakip ev sahibi İsveç’ti.
Garrincha sahadaydı.
İki asist yaptı, dört kez rakip stoperi aynı pozisyonda geçti.
Maçı izleyen İsveçli bir futbol yazarı şöyle yazdı:

“Onu durdurmak için futbol dışında başka kurallar gerekir.”

Brezilya maçı 5-2 kazandı.
İlk kez Dünya Kupası’nı kazandılar.
Pelé golleriyle parladı,
ama herkes şunu biliyordu:
Garrincha varsa, Brezilya her zaman bir adım öndeydi.

1962 Dünya Kupası – Garrincha’nın Sahnesi

Şili’de düzenlenen 1962 Dünya Kupası,
Pelé’nin ikinci maçta sakatlandığı,
ve turnuvanın Garrincha’ya tamamen kaldığı turnuva oldu.

İsviçre, İngiltere ve Şili’ye karşı:

  • 4 gol attı

  • 2 asist yaptı

  • Maç başı 6’nın üzerinde çalım

  • Turnuvanın gol kralı oldu

  • Turnuvanın en iyi oyuncusu seçildi

  • Turnuvanın en çok alkışlanan futbolcusu oldu

Ve Brezilya, 2. kez dünya şampiyonu oldu.

Ama bu kez zaferin adı tek başına yazılıyordu:
Garrincha.

Garrincha’nın 1962 Performansından Kalanlar

Yarı finalde Şili’ye attığı goller hâlâ belleklerde:
İlk golünü sağ çaprazdan sert bir şutla attı.
İkinci golünü kafayla ağlara gönderdi.
Oysa boyu sadece 1.69’du.
Ama zamanlaması ve pozisyon alışı mükemmeldi.

O maçta rakip savunma oyuncusu maç sonu ağlayarak soyunma odasına gitti.
Çünkü Garrincha karşısında 11 kez çalım yemişti.
Yani Garrincha onu bir maçta bir sezonda geçtiği kadar geçmişti.

Dünya Çapında Hayranlık

Dünya basını onun için şu manşetleri attı:

  • “Topla dans eden adam.”

  • “İki bacağı eğri, oyunu kusursuz.”

  • “Garrincha varsa umut vardır.”

Birçok Avrupa kulübü onu transfer etmek istedi:
Real Madrid, Juventus, Inter…

Ama o reddetti.
Çünkü o Brezilya’da kalmak istiyordu.
Botafogo’yu, Maracanã’yı, kalabalıkları, fakirliği, insanları seviyordu.
Avrupa’da disiplinli olmak istemiyordu.

“Ben Brezilya toprağında oynamak istiyorum. Çünkü bu toprak benim ruhum.”

4. Bölüm: Yokuş Aşağı Bir Hayat – Garrincha’nın Sessiz Çöküşü

1966 Dünya Kupası – Son Perde Başlıyor

1966’da İngiltere’de düzenlenen Dünya Kupası, Garrincha’nın katıldığı son büyük turnuva oldu.
O dönem artık 33 yaşındaydı.
Kronikleşmiş diz sakatlıkları, yaşadığı trafik kazası, alkol problemleri ve düşen formu herkesin dikkatini çekiyordu.

Ama yine de teknik direktör Vicente Feola,
“Onun tecrübesine ihtiyacımız var” diyerek kadroya aldı.

İlk maçta Bulgaristan’a karşı forma giydi.
Ve son kez o meşhur “Garrincha çalımı”nı yaptı, bir frikik golü attı.
Ama o maç onun son zaferiydi.

Sonraki maçta Macaristan’a karşı forma giydi.
Ve bu maç, onun Brezilya formasıyla sahaya çıktığı son maç oldu.

  • 60 milli maç

  • 12 gol

  • Hiçbir maçta yenilmemiş bir kariyer

Ama son maçta yenildi.
Ve bu mağlubiyet, sadece Brezilya için değil, Garrincha için de bir çağın sonuydu.

Botafogo’dan Ayrılık – Efsaneye Veda

Aynı yıl Botafogo kulübüyle yollarını ayırdı.
O kulüp için:

  • 612 maç

  • 245 gol

  • 1000’in üzerinde asist ve çalım

  • Yüzbinlerce neşe anı

Ama artık dizleri yoktu.
Doktorlar menisküslerin tamamen aşındığını, dizlerinde sıvı kalmadığını söylüyordu.
Ve Botafogo yönetimi onunla devam etmek istemedi.

Garrincha’nın ayrılışı bir basın toplantısıyla değil,
sessiz bir soyunma odası vedasıyla oldu.

Kırık bir spor çantasını omzuna attı ve kapıdan çıktı.

Sürgün Yılları – Kimsenin Tutmadığı El

Botafogo’dan ayrıldıktan sonra
Corinthians, Flamengo gibi kulüplerde kısa süreler oynadı.
Ama hiçbiri onun gerçek adresi değildi.

Her gittiği yerde birkaç maçlık heyecan, ardından bir kenara bırakılma yaşandı.
Çünkü insanlar ondan hâlâ 1962’deki Garrincha’yı bekliyordu.
Ama o artık sadece bir anıydı.

Brezilya’nın kuzey bölgelerinde küçük kulüplerde oynadı.
Kimisi ona “şov maçı için” para verdi,
kimisi forma sattırmak için onu transfer etti.

O ise her şehre gitti.
Sustu.
Oynadı.
Çıktı.
Ve unutuldu.

“Ben futbolcuyum. Benden başka bir şey olamam.” – Garrincha

Alkol, Kazalar ve Çöküş

Saha dışı hayatı hiçbir zaman stabil olmadı.
Alkol, onun hem kurtuluşu hem felaketiydi.
Küçüklüğünden beri babası gibi içmeye başlamıştı.
Ama futbol oynarken dengeliydi.
Futbol bitince her şey serbest kaldı.

Arabasıyla iki büyük trafik kazası geçirdi.
Birinde kayınvalidesi öldü.
Gazeteler onun hakkında ağır yazılar yazdı.
Ama o yine konuşmadı.

Üç evlilik yaptı,
resmi olarak 14 çocuğu,
gayriresmî olarak 20’den fazla çocuğu olduğu iddia edildi.

Bir çocuğu, Avrupa’da oynarken “Ben Garrincha’nın oğluyum” dediğinde kimse inanmadı.

Çünkü Garrincha artık sadece bir geçmişti.

Hastalıklar, Unutuluş ve Kimsesizlik

1970’lerin ortalarına gelindiğinde Garrincha artık tamamen yalnızdı.
Çalışmıyordu, kulüpler ona iş vermiyordu, futbol federasyonu destek sağlamıyordu.

Dizlerinde yürüyemeyecek seviyeye gelen deformasyon, onu evine mahkûm etti.
Devlet desteğiyle bir odalı bir eve yerleştirildi.
Zaman zaman gazete muhabirleri gelip röportaj almak istese de konuşmayı reddetti.

Çünkü onun sahnesi artık boştu.

“Beni sadece top oynarken sevdiler.
Şimdi yürüyemiyorum diye kimse gelmiyor.”

Garrincha

5. Bölüm: Sessiz Ölüm, Sonsuz Efsane – Garrincha’nın Ardından

1980’ler – Hayatın Sessizliği

Garrincha 1970’lerde futbolu tamamen bıraktıktan sonra,
hayatı çok daha sessiz, yalnız ve acı dolu bir hâl aldı.
Her zaman olduğu gibi konuşmadı.
Basına çıkmadı.
Övgü istemedi.

Ama ayakta da kalamadı.

Fiziksel sorunları, özellikle diz eklemleri neredeyse parçalanmış durumdaydı.
Yürümekte zorluk çekiyor, uzun süre ayakta kalamıyor, ilaçlar ve alkolle yaşıyordu.

Onu gören herkes, “Garrincha mı bu?” diyordu.
Çünkü o artık bir futbolcu değil, kırık bir hatıra gibiydi.

Ailesi ve Kayıplar

Garrincha, resmi olarak üç evlilik yapmış,
farklı kadınlardan çok sayıda çocuk sahibi olmuştu.
Hayatının hiçbir döneminde tam anlamıyla düzenli bir aile ortamına sahip olamamıştı.

Çocuklarından bazıları babalarını tanımamıştı bile.
Bazıları onun öldüğünü duyduktan sonra, ilk kez “kim olduğunu” öğrenmişti.

Eşi Elza Soares ile çalkantılı bir ilişkisi oldu.
Fiziksel şiddet ve alkol problemleri nedeniyle bu ilişki de trajik şekilde sona erdi.

“Garrincha, sahada tanrı gibiydi. Evdeyse kayıp bir çocuk.” – Elza Soares

Son Günler – Hastane Koridorlarında Unutulmak

1983 yılına girildiğinde Garrincha artık tamamen unutulmuştu.
Rio’daki bir hastanede alkole bağlı siroz nedeniyle tedavi altına alındı.
Hastaneye yattığında, gazetecilerin bile haberi olmadı.

Son günlerinde yalnızdı.
Yanında sadece birkaç eski arkadaş ve birkaç hemşire vardı.
Zaman zaman hayal gördüğü, maç anlattığı, soyunma odasında olduğunu sandığı söyleniyordu.

Ve nihayet 20 Ocak 1983’te,
49 yaşındayken, sessizce hayata gözlerini yumdu.

Hastane kaydına yazılan not:

“Manuel Francisco dos Santos.
Meslek: Futbolcu.
Ölüm nedeni: Alkol kaynaklı çoklu organ yetmezliği.
Yakını yok.”

Ama bu bilgi eksikti.
Çünkü onun milyonlarca yakını vardı.

Brezilya Ağlıyor – Cenaze ve Ulusal Yas

Ölümü duyulduğunda, Brezilya resmen sarsıldı.
O zamana kadar kimse onun bu hâlde olduğunu bilmiyordu.
Cenazesi Maracanã’ya getirildi.
50 bin kişi uğurlamaya geldi.
Stadyumda sessizlik hâkimdi.
İnsanlar ağlamıyordu, donmuş gibiydi.

Çünkü Brezilya, sadece bir futbolcuyu değil,
çocukluklarını, umutlarını, güldükleri yılları kaybetmişti.

Cenaze korteji Rio sokaklarından geçtiğinde, halk sokağa indi.
Efsane bir gol kutlaması gibi değil,
kayıp bir kardeşin arkasından ağlar gibi uğurlandı.

Maracanã’ya Yazılan Yazı

Garrincha için Maracanã Stadı’nda şu yazı asıldı:

“Sana hayat adil davranmadı Garrincha,
Ama sen bizi güldürdün.
Ve seni hep seveceğiz.
Bize neşe getiren adam: elveda.”

Ölümünden Sonra Gelen Saygı

Ölümünün ardından:

  • Botafogo stadına Estádio Olímpico João Havelange yerine
    Estádio Nilton Santos – Garrincha Tribünü eklendi

  • Brasília’daki stadyuma onun adı verildi: Estádio Nacional Mané Garrincha

  • FIFA onun adını “100 yılın en büyük 11’i”ne yazdı

  • Pelé onu “Tanrının en sevdiği adam” olarak tanımladı

Ve Garrincha’nın adı, her Brezilyalı çocuğun kulağına fısıldandı:

“Futbol, Garrincha gibi oynandığında güzeldir.”

6. Bölüm: Garrincha’nın Mirası – Çalımlarla Kazanılan Kalpler

Futbolun Matematikle Anlatılamayan Yüzü

Garrincha’nın futbolu, istatistikle anlatılamaz.
Çünkü onun:

  • Kaç gol attığı,

  • Kaç asist yaptığı,

  • Kaç kupa kazandığı
    asla onun etkisini yansıtmaz.

Onun asıl mirası:

  • Çalım attığında tribünlerin nefesini tutması,

  • Sahada sıradan bir maçı şiire çevirmesi,

  • Futbolun acımasız rekabetini, çocukça neşeye dönüştürmesiydi.

Birçok futbolcu oyunu kazanmak için oynar.
Ama Garrincha, seyirciyi güldürmek için oynadı.

Ve bu, futbol tarihinde sadece birkaç insanın başarabileceği bir şeydi.

Tanrının Eğlendiği An

Jorge Amado gibi Brezilyalı edebiyatçılar, Garrincha hakkında makaleler yazdı.
Onu sadece futbolcu değil, bir “edebi karakter” olarak tanımladılar.

Hatta en çok alıntılanan cümle şudur:

“Tanrı insanların nasıl eğlenebileceğini merak etti,
Ve Garrincha’yı izledi.”

Bu cümle onun futbolunun dini boyuta yakın etkisini tanımlar.

Onu izleyen herkes, sadece oyunun değil, insan olmanın keyfini hissetti.
Çünkü Garrincha, zafer peşinde koşan biri değildi.
O, sevinç peşinde koşuyordu.

Modern Futbolun Gölgesinde Unutulmayan Gölge

Bugün futbol tamamen sistem, fiziksel üstünlük, istatistik ve para üzerine kurulu.
Ama tüm bunların ortasında hâlâ Garrincha’nın adı geçer.
Çünkü onun adı:

  • Ruh

  • İçgüdü

  • Sade sevinç demektir.

Zico, Ronaldinho, Neymar gibi Brezilyalı yıldızlar, onun çalımlarını örnek alarak büyüdü.
Her biri “Garrincha gibi eğlenmeye çalıştım” dedi.

Bugün Brezilya’da genç yeteneklerin yetiştiği bazı akademilerde Garrincha’nın videoları hâlâ gösteriliyor.
Amaç sadece futbol öğretmek değil;
futbolu hissettirmek.

Garrincha’nın Adı Nerelerde Yaşıyor?

  • Estádio Nacional Mané Garrincha, Brasília’da ülkenin en büyük statlarından biri olarak onun adını taşıyor.

  • Botafogo’nun kulüp müzesinde ona özel bir salon bulunuyor.

  • FIFA’nın “Yüzyılın En İyi 100 Futbolcusu” listesinde yer alıyor.

  • Maracanã Stadyumu’ndaki duvarda şu yazı hâlâ duruyor:

    “Sen bize zaferi değil, mutluluğu getirdin.”

Ayrıca Brezilya’nın kırsal kesimlerinde hâlâ bazı çocuklara onun ismi veriliyor:
“Mané”, yani halk arasındaki adıyla.

Çünkü onun adı sadece sahada değil, halkın kalbinde yaşamaya devam ediyor.

Garrincha’nın Felsefesi

Garrincha kariyeri boyunca hiçbir teknik direktörle taktik konuşmadı.
Formasyon, pres, alan daraltma gibi kavramlarla ilgilenmedi.
Top ayağına geldiğinde ne yapacağına karar vermedi,
hissetti.

Ve bu hisler onun futboluna her zaman çocuksu bir doğallık verdi.

Bir keresinde genç bir oyuncuya şöyle demişti:

“Topu ayağına alınca, onu arkadaşın gibi gör.
Onu zorlamaya çalışma. O zaman seni bırakmaz.”

Bu, futbol tarihinin en sade ama en derin öğretilerinden biridir.

Sonsuzlukla Kapanan Çalımlar

Garrincha’nın hayatı zor, futbolu zarif, ölümü sessizdi.
Ama arkasında bıraktığı miras, hiçbir futbolcunun erişemediği bir saf duygu bıraktı.

Onun çalımları artık stadyumlarda değil,
anı kitaplarında, belgesellerde, futbolcu dualarında yaşıyor.

Ve o, asla “en iyi futbolcu” olmadı belki…
Ama herkesin gönlünde “en sevilen” olmayı başardı.